ESBİAD Yönetim Kurulu Başkanı Narlı, kentte 2 olan serbest bölge sayısının Bergama ve Aliağa serbest bölgeleri ile 4'e çıkacağını belirterek, kurulması planlanan yeni serbest bölgelerin İzmir'in finans merkezi olmasına da katkı sunacağını ifade etti.04 Ocak 2018
Üretime dayalı serbest bölgeleriyle öne çıkan İzmir, açılacak yeni serbest bölgelerle bu konumunu güçlendirmeyi hedefliyor. Bu yıl Ege Serbest Bölgesi ve İzmir Serbest Bölgesi yeni yatırımlarla büyümesini sürdürürken, Bergama ve Aliağa'da yapılması planlanan serbest bölgeler için ciddi adımlar atıldı.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Serbest Bölge Sektör Meclisi Başkan Vekili ve Ege Serbest Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (ESBİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgen Salih Narlı, söz konusu gelişmelerin İzmir'in Türkiye'nin ikinci finans başkenti olma hedefine katkı sunacağını söyledi.
Türkiye'de 18 serbest bölge olduğu bilgisini veren Narlı, "65 bin kişiye istihdam sağlayan bu bölgelerde 2017 yılında ticaret hacmi 20 milyar dolara ulaştı. İzmir'de iki serbest bölge var. Ege Serbest Bölgesi (ESB) yüzde 100 doluluk oranıyla önemli bir başarı yakaladı. İzmir Serbest Bölgesi ise son 3 yılda yeni yatırımlarla atağa kalktı. İzmir'de serbest bölgecilik tuttu. Yeni serbest bölgeler yolda. ESBAŞ, Bergama bölgesinde Batı Anadolu Serbest Bölgesi için hazırlık yapıyor. Aliağa'da bir yatırımcının yenilebilir enerji sektörüne hizmet amaçlı kuracağı serbest bölge çalışması var. İzmir'de 2 olan serbest bölge sayısı 4'e çıkacak" ifadesini kullandı.
İzmir'in serbest bölgeler şehri olarak anılmasında, bölgedeki dinamiklerin etkisi olduğunu belirten Narlı, "İzmir, Türkiye'de 3 yıldır en çok beyaz yakalı göç alan il. İstanbul tıkandı ve alternatif bir finans merkezine ihtiyaç var. İzmir de bu yolda ilerliyor. Serbest bölgeler bu hedefe katkı koyacak en önemli unsurlar. Ayrıca 5 yılda sayısı 5'e çıkan teknoloji geliştirme bölgeleri, sayıları artan Ar-Ge ve tasarım merkezleri İzmir'in doğru adres olduğunun göstergeleri. İstanbul- İzmir otoyolu İzmir yanında çevre illeri de etkiliyor. Aydın ve Kütahya'da serbest bölge kurulması ile ilgili çalışmalar yürütülüyor. 2000'den bu yana serbest bölge kurmamış olan Türkiye'nin, ülke genelinde 2 yıl içinde 6-7 serbest bölge projesini konuşuyor olması önemli. Ülkede Ar-Ge, teknoloji, inovasyon destekleri artarken, serbest bölgelerin atağa geçmesi ekonomik güçlenme açısından sevindirici" diye konuştu.
Yatırımcılar için serbest bölge avantaj
Serbest bölgelerin özellikle üretime yönelik çalışan firmalara pek çok avantaj sağladığına dikkat çeken Narlı, "Bu avantajlar önümüzdeki dönemde serbest bölgelere yatırımcı ilgisini artıracak. 11 Mayıs 2017 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile serbest bölgelerde dövizle alışverişe sınırlama getirilmesindeki amaç Merkez Bankası üzerindeki döviz baskısını azaltmaktı. Ekim ayında yeni düzenleme getirildi. İsteyen döviz, isteyen TL kullanabiliyor. Serbest bölgelerde yaratılan katma değer oldukça yüksek. İthalatın ihracatı karşılama oranında serbest bölgeler dikkate alınmazsa, Türkiye'nin cari açığı daha yüksek çıkar" dedi.
Türkiye'nin bir geçiş dönemi yaşadığını belirten Narlı, "AB ülkesi değiliz. AB, 3. Ülkeler ve Ortadoğu ile yaşanan ticari ilişkilerde sıkıntılar var. AB normlarına göre mevzuat düzenleme çalışmaları yapılıyor ama Türkiye'de serbest bölgeler mevzuatını Ekonomi Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Gümrük Bakanlığı olmak üzere 3 kurum belirliyor. Mevzuatın sık değişmesi de problem yaratıyor. Yatırımcı hangi mevzuatı takip edeceğini kestiremiyor. Mevzuat sabitleştirilmeli. Ekonomi Bakanlığı bürokratların teşvikleri anlatmak amacıyla sahaya inmesi önemli. Böylece bürokratı doğrudan gören yatırımcı kendini güvende hissedecektir. Serbest bölgeler açısından Türkiye, AB sürecinden uzaklaştı. Çünkü AB normlarına göre teşvik alanlarını daraltmanız gerekiyor. Bu durumdan biz serbest bölgelerin uzun yıllar hizmet edeceğini anlıyoruz" diye konuştu.